Monday, April 9, 2012

Generation Unknown


   Facebook'u "ilkokul arkadaşlarımızı bulmak" için kullandığımız zamanlardı..Rakı sofralarında birbirimize "yanar dönerli meyve tabakları" gönderdiğimiz, duvarlarımıza "nazar boncukları" astığımız zamanlar. O zamanlar bir grup kurulmuştu Facebook'ta,"1981 doğumluyum,galiba lanetliyim" diye, hala üyesi olabilirim, bilmiyorum. Gruba üye olmasam da, o lanetli jenerasyona üyeyim. Bazı şeyler için çok geç, bazı şeyler içinse çok erken doğmuş, x'lerle z'lerin arasında hiç olmuş o lanetli nesile. Bizden önceki nesilden aktarılan o acılı, sancılı dönemleri yaşamadık belki, 12 Eylül'e tanık olmadık mesela, öncesinde fikir ayrılıkları yaşamadık, sağcı olmadık, solcu olmadık, ama 12 Eylül'le fikir sahibi olan bir nesil tarafından yetiştirildik. Berlin Duvarı yıkıldığında çocuktuk daha, doğuyu, batıyı , aradaki duvardan öğrendik. Sovyetler Birliği dağıldığında, tek bildiğimiz kafasında harita çizili olan amcaydı. O üzüldü diye üzüldük bazılarımız, bazılarımız öyle öğretildi diye, hakettiğini düşünerek büyüdük. Yağ, tüp, ekmek kuyruklarında beklemedik belki ama, beklemeyi bilen, yağın, tüpün, ekmeğin kıymetini bilen anne babalar büyüttü bizi. Az'ı bildik, yok'u da bildik. Çok'a bel bağlamadık yani. 
    Dünya yoktu biz doğduğumuzda, "ülke" vardı, "memleket" vardı. Savaşlardan çıkmış, darbeler yaşamış, zor günlerde ayakta kalmaya çalışan, uğruna ölünecek "vatan" vardı. Her sabah andımızı okurken, her sabah ama, tüyleri diken diken olan çocuklardık bu yüzden. 
  "Ağaç yaşken eğilir"se böyle eğildik işte biz. "Üzüm üzüme baka baka kararır"sa böyle karardık. Komşumuz açken tok yatmadık, kimsenin tavuğuna kışt demedik. Paylaştık, sevdik, saydık, okuduk, öğrendik, verdik karşılık beklemedik, aldığımızın kıymetini bildik. 
   Zaman yavaş işlerdi bize. Bu kadar hızlı dönmüyordu dünya. Birlikte dönüyorduk yani, uyumluyduk. Yetişmeye çalışmadık hiç birşeye, her şeyin "zamanı var"dı çünkü. Sindire sindire yaşadık bu sebeple. Sevgiyi de, bilgiyi de. Biriktirmek vardı bizde, harcamak yoktu. Ansiklopedilerimiz vardı bu yüzden, kolleksiyonlarımız vardı, kupon toplamaya bile sabrımız vardı, sadece istediğimiz birşeye sahip olabilmek için hemde. 
    Lanet nerede dersen..."lanet" bu nesilin geçmişinde değil, bugününde. Birlikte döndüğümüz dünya hızlandı birden, önden gitmeye karar verdi çünkü. Bugüne kadar sindirdiklerimiz midemize oturdu. Televizyonsuz evlere doğan çocukların, önlerine bilgisayarlar konuldu. Mahalleler, şehirler büyüdü, dünya büyüdü, kalabalıklaştı. Ailelerimize, akrabalarımıza yabancılaştık, tanımadığımız insanlar yakınlarımız oldu. Uzaklar yakın oldu. Az yok oldu, herşey birden çok oldu. 
  Alışmakta zorlanıyoruz haliyle..Yeni düzene. Sahip olduklarımızdan vazgeçmeden "tutunabilmeye", biriktiklerimizi harcamadan ayakta kalabilmeye, eğilmeden, bükülmeden uyum sağlayabilmeye çalışıyoruz. Bunları yaparken de, sevmeye, saymaya, öğrenmeye, paylaşmaya çalışıyoruz. "Ben" olmanın öğretildiği yeni dünyada "biz" kalmaya çalışıyoruz........ 
   Başlıkla yazı arasındaki uyumsuzluğu yaşıyoruz. 
   
   Bu lanet değil de ne?

Saturday, December 31, 2011

Hoş Gel!

Biz iyi olursak Dünya daha yaşanır bir yer olacak.. Biz ne kadar çok seversek hayatın anlamı o kadar artacak.. Biz istersek barış olacak,ancak biz istersek savaşlar duracak.. Mutluluk bizden çoğalacak, acı, keder biz istemezsek yok olacak... Düşünün bi! Hayal edin...Yalnız değilim biliyorum :) Sağlıkla gel 2012, mutlulukla, huzurla, bollukla, bereketle gel.. Hepimize iyi gel!....
 http://www.youtube.com/watch?v=2xB4dbdNSXY

Saturday, October 29, 2011

İnadına

Yıl ikibinonbir,aylardan ekim, yirmi dokuzu ekimin..Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal edildi "yas" dolayısyla tüm yurtta... 
30 yaşındaki aklım, sıklıkla düzgün çalışan mantığım, genellikle iyilik dolu kalbim, bütün iyi niyetlerim ve hatta art niyetlerim ısrarla ve şiddetle karşı çıkıyor Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının iptali kararına...Sahip olduğum ve temsil ettiğim bütün değerler adına, ben kendim, coşkuyla, gururla ve hatta inadına kutluyorum Cumhuriyetimizin 88.yılını...nice 88 yıllara.

Thursday, October 27, 2011

Enkaz

Van'da deprem oldu...7.2 şiddetinde..Yüzlerce bina yıkıldı..beşyüz küsür kişi hayatını kaybetti, binküsür kişi yaralı...Kalan yetmişdört milyonun ise kafası karışık..Haddimiz olmadan "insanlara" "insanlık dersi"vermeye çalışırken, haddimizi aştık. Olması gerekeni abarttık, zaten yapılanı ilk defa yapılıyor sandık, sadece biz insan olduk,başkalarını "insan değilsin" diye yaftaladık..Bunun tek sebebi, asıl "acı"olan, depremin olduğu yer Van!
Bu ülkeyi ayakta tutan vicdan...Eğitimsizlikle, cahillikle, yetersizlikle tek başa çıkabilen, en zor zamanlarda bizi uyandıran, çoğu zaman gizlensede ihtiyaç anında hemen ortaya çıkan,ama bu kez çok ağır yaralar alan,"enkaz"altında kalan vicdan...
Hayır,bu yazı "milliyetçi"bir yazı değil,hayır "ırkçı"diye suçlayacağım kimse yok, hayır,"bizi kimse bölemez" yazısı da değil....Aksine, bütün yardım kampanyalarına rağmen, kısa sürede gösterilen "insan üstü" çabaya rağmen, "milletimden" utandım yazısı bu. Biz zaten "bölünmüşüz" yazısı...
"Ülke sınırları içerisinde" yer alan bir ile yardım yapmayı, daha önce de onlarcasını yaşamış olmamıza rağmen, sadece ve özellikle burası için paralanmayı "insanlık" sananlar benim gurur duyacaklarımdan olamazlar... Konya'ya da yapıldıysa yardım, Gölcük'e de,Simav'a da.. yardım yapıldıysa ama, Van'a yapılıyor olması önemli değil, olmamalı! Üstelik yaptıkları yardımı,iyilik yaptıklarını sanarak, "aydın görüntülerinin "altındaki "aymazlığı" gizleyemeden, "sana rağmen yaptım","sen olsan da yapıyorum" edalarıyla, "bizi kimse ayıramaz" dramasıyla kendini üstün görmek, teveccühte bulunmak da benim "insanlık" "kardeşlik" anlayışıma sığmaz, sığdıramadım günlerdir....
Sapla samanı birbirine karıştıran herkes kadar, sapla samanı birbirine karıştıryoruz hala.. Farkında olmayanlara sözüm yok, tek sözüm "uymayın onlara".... Farkında olanlar, bilerek yapanlar ise, çok fena.....
Öğrencisi,annesi, dedesi,askeri, öğretmeni, doktoru..."gönüllü" olanlar, "gönülden" yardım yapanlar, yaptıkları yardımı karşılıksız, "koşulsuz" yapanlar...Ders vermek için değil yani birilerine, haddini bildirmek için değil...olması gereken bu olduğu için, başka doğru bilmediği için yapanlar...Asıl onlar "enkaz"dan sağlam çıkanlar!



Tuesday, October 25, 2011

Ötekiler

İnsanın "yatağından", "yorganından", "evindeki çatısından" utandığı günler...Uyuyarak haksızlık ettiğini, uyumayı haketmediğini düşündüğü günler... ilk de değil üstelik.. korkarım son da olmayacak.. Millet olarak yardımseverliğimizi, "komuşumuz açken tok yatamadığımızı" bir kez daha gösterdik, yine olursa yine gösteririz eminim.. Çoğunluk bunu hissediyor, böyle düşünüyor diye, böyle düşünmeyenleri linç etmek, hoşlanmadığınız o insanlardan,yaptıklarından farksız..Bir kere herkes şu "faşist", "ırkçı" laflarını bir kenara bırakmalı..Tarih yazdı hepsini, bundan sonrakileri de yazar.. İstemediklerimizi "öteki"leştirenlere kızıp, kendi istediklerimizi "öteki" leştirerek mi çözüm bulacağız buna? Sen ona ırkçı dediğinde mi bitecek kavga? Niyetimiz "insanlık"sa, "barış"sa amaç, O'nun yerine Bu'nu koyduğunda değişmiyor sonuç.. Birbirimize birilerini, birşeyleri hedef göstermekten vazgeçelim, allah aşkına!

Wednesday, October 12, 2011

Beraber yazıyoruz.

Blogsome

Söyleyecek çok şeyim var. Biriktirdiklerim. Başlıyorum.